-

En doğru yanlışıma,

Şu an neden bu satırları yazıyorum bilmiyorum. Neden seni satırlara döküyorum anlam veremiyorum. Oysa sadece kitap okuyordum. Ama her zaman olduğu gibi, her şeyde olduğu gibi içinde sen vardın.

Hatırlıyor musun bana can yarım demiştin. Meğer ne kadar değersizmiş ki canın, sende hiç var olmayan birine bile söyleyebildin. Sahi, hiç mi yoktum sende? Hiç mi değer vermedin, hiç mi sevmedin? Yalnız seni istedim, bir sen gelmedin.

Sana en başında da söylemiştim. ‘’bir başkasını unutmak için ben olmamalıyım’’ neden seni sevmeyecek, gidişinin ardından seni kolayca silebilecek, canı benim kadar yanmayacak, benim kadar özlemeyecek birini seçmedin? Neden kafamdaki o özel insanı öldürmek istedin? 

Beni en çok üzen de benden ne zaman gittiğini bilmiyor olmak. Bir yalana inanıp sana körü körüne bağlanmak. Attığın her kazığı bilip göz yummak. Hani insan bir kere aşık olur ya o aşkı seninle harcamış olmak. Bende hiç oldun mu ki? Belki de kafamda kurduğum dünyada başköşeye oturtmuşumdur seni. Neyse olacağı varmış demekki.

Biliyor musun sana kızamıyorum. Çok garip ama bir türlü vazgeçemiyorum. Ben bile bile lades diyorum, bazen kendi aptallığıma yanıyorum. Seni her gördüğümde kendime daha fazla üzülüyorum. Ben ki her şeyin en iyisi olsun, en güzeli olsun diye çabalayan, hep hata yapmaktan korkan biri, bir sana yenildi.

Sen şimdi beni eskilerin yanına ilave ederken ben çoktan vazgeçmiş olacağım kendimden. Seni unutmak için yeni yanlışlara sürüklenirken sen çoktan başka limanlarda…

Daha fazla satıra lüzum yok sanırım. Zaten ne ben yazdığımda içimdekiler anlaşılabilir ne de okuyan anlayabilir. Sen bile beni anlamayı beceremedikten sonra zaten gerek yok başkalarına.

Hoşçakal aşkı öğreten, acıyı sevdiren adam. Hoşçakal sevdiğim.

Yorum Yap