Merak Etmeyi Öğretmek

Bütün toplumlar için, yeni nesilleri ve geleceği topluma katılmaya hazırlayan öğretmen çok önemlidir.  Öğretmen, toplumun kültürünü, edebiyatını, gelenek ve değerlerini genç beyinlere nakleder. O alandaki bilimsel öğeleri ve düşünme biçimini vermeye çalışır. Tüm bunlar biz gençleri hayata hazırlamak, bizi kendi kendine yeten iyi birer yetişkin olarak görmek içindir.

Ancak bunu yapmak, bu yaşta aklımız eğlencede olduğundan biz gençlere uzak ve itici gelen kuralları ve bilgileri öğretmek gerçekten zordur. Bu yüzden öğretmenin öncelikle bize öğrenme isteğini aşılaması, merak etmeyi öğretmesi gerekir. Bu sayede biz de öğrenmeyi eğlenceli görür ve zevk alırız. Böylece, öğrenmek, sıkıcı görünmekten ve bizde ters tepki yaratan bir süreç olmaktan çıkar. Bilgiler üzerimize üzerimize gelmez, biz bilgiye gideriz. Öğrendikçe, bi şeylerin gizemini çözdükçe, yeni kapılar açılır. Dünyamızın zenginleştiğini, ufkumuzun genişlediğini fark ederiz. Artık daha çok kapı açmak, daha çok gizem çözmek isteriz. Giderek, bilgiye ulaşmak için öğretmenin aracılığına ihtiyaç duymaz oluruz.

Ama ne yazık ki bu söylenenler çok nadir gerçekleşiyor. Bizde öğrenmeye karşı büyük bir isteksizlik var. Okullarda bize verilmek istenen bilgileri saçma ve gereksiz buluyoruz. Bizim için önemli olan bugün ve bugünü yaşamak. O çok uzaklardaki ne olduğu belli olmayan gelecek için bu güzel günleri harcamaya değer mi düşüncesi hakim bizde.  Sadece ezberliyor, notumuzu alıyor ve unutuyoruz. Bilgilerin beynimize, düşüncelerimize ulaşıp orada gerekli dönüşümleri yapma imkanı yok. Sonuçta ortalık diplomalı fakat aslında cahil bir sürü insanla dolup taşıyor. Çünkü bilgi birikimleri, düşünme ve düşünce üretme yeteneği olmadan mezun oluyorlar.

Öğrenme bir motivasyon işidir. Günümüzde ise okullar sırf diploma ve iyi bir meslek sahibi olunacak yer olarak görülüyor ve öğrenme değil ezberleme gerçekleşiyor. Öğretmen, öğrenmenin, bilmenin zevki için, kendimiz için, beynimizin ve kişiliğimizin gelişmesi için öğrenmemiz gerektiğini aşılayabilse… işte o zaman suya yazı yazmaktan kurtulur ve bir Çin atasözündeki gibi “insana balık vererek bir kere doyurmak yerine balık tutmayı öğreterek ömrü boyunca doyurmuş olur” bizleri…

Yorum Yap