Kalbinize Güzellikler Katan Mükemmel İnsan

Dost sözcüğünün sihri önce insanın yüreğine dokunur. Sağlam bir köprü kurar sonra hiç fark ettirmeden. Zaman geçtikçe güçlenir. Temelini sevgi ve güven duyguları oluşturduğundan yıkılmaz. Biri eksik kalınca da hafif bir rüzgârda bile hiç acımadan yıkılır.

Aklında tek bir şüphe kırıntısı dahi olmadan inanmak gerekir. İşte bu yüzden insanın gerçek dostu az olur. Birine sırtını yaslayabilmek öyle ha deyince olacak bir şey değildir çünkü. Önce hayatı öğrenmek insanları tanımak gerekir. Biraz da yaşımız itibariyle bu konuda fazla acemiyiz, anlık gülümsemeler uğruna yanlış insanlara kalbimizi açıyoruz. Güzel anlarımızı paylaşıp eğlencenin doruğuna ulaşıyoruz. Ama o karanlık günler geldiğinde sözde o “sevgili dostun“ maskesi düşüyor ve sanki başka birine dönüşüyor. İçimizde yaşamakla kalmayıp dışarıya bile yansıttığımız hüznümüze karşı tepkisiz kalıyor. Kırgınlıklar ve öfkeyle baş başa bırakıyor arkasına dahi bakmadan. Sonra da insan bir kez daha kırılmamak adına herkesten uzaklaşıp yalnız kalmanın daha cazip olduğu fikrine kapılıyor.” Bu hayatta hiç kimseye fazla güvenmemek gerek” anlayışı da insanı dayanıksız kılıyor ve bir bakıma da hissizleştiriyor.

Dostun olmadığı zaman insanı insan yapan birçok duyguya da aç bırakmış oluyoruz ruhumuzu. Zaten fedakârlık, paylaşmak, güven, sevgi duygularını tatmayan bir kalp hayatta her zaman kaybetmeye mahkûm değil midir? İyi şeyler başarmanın sevinci paylaşılmadığı sürece insana mutluluk vermez işte o zaman da hayatın en ağır tokadını hissetmiş oluruz aslında ve gün geçtikçe daha çok yıpranıp tökezler insan. Acınızı sanki kendi acısıymış gibi benimseyen gerçek bir dostunuz varsa hayatta hiç bir zaman tam anlamıyla düşmüş olmazsınız. Dostunuz bazen sadece elini omzuna koyup sıkıntıların hafiflemesini sağlar. Güzel şeyleri paylaşmak, mutluluğun en derinine kadar tadına varabilmek insanı tarif edilemeyecek derecede iyi hissettirir. Dostunla bir bütün olursun adeta. Dostunun sana kattığı şeyler ruhunu besler. Bu yüzden dostluk kıymetli şeydir ve gerçek dostluklar asla sona ermez. Dostunu yıllardır görmesen bile tekrar gördüğünde kaldığın yerden aynı şekilde devam edersin. O olmadığı zaman varlığını yüreğinde hissedersin yalnızca bu his bile güç verir insana.

Gerçek dostun ne zaman karşımıza çıkacağı ise belli değildir. Hiç ummadığımız zaman, ummadığımız bir yerde karşımıza çıkar belki bilemeyiz. Önce hayatı öğrenmeli olgunlaşmalı insan. Gerçek dosta sahip olmak için de öncelikle güvenilir insan olmak gerektiğini de unutmamak lazım işte o zaman o iki insan birbirini bir gün mutlaka bulacaktır.

Yorum Yap