MİLLİYET ADI ALTINDA

         “Ben milliyetçiyim” diye gezinen günümüz gençliği sizce ne kadar milliyetçi? Sanırım gördüğünüz çoğu genç ben ülkemi seviyorum ve ülkem için her şeyi yapmaya hazırım gibi cümlelerle milliyetçiliğini ortaya koyuyor fakat günümüz gençliği bir şeyi unutuyor. Milliyetçilik, sadece savaşta cepheye koşmak bayrağına el uzatanların elini kırmaktan ibaret değil. Milliyetçilik, ülkenin tarihini coğrafyasını tanımak o ülke için çalışmayı icap eder. Dolayısıyla günümüz gençliğinin kullandığı milliyetçilik aslında kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.

Gençler olarak çoğumuz, coğrafya ve tarih dersine kendi kültürünü öğrenmek için girmiyoruz. Dört sene sonra gireceğimiz sınavda lazım olabilecek bilgileri almak için giriyoruz. Fakat burada sadece ülkemizin gençleri değil bu milli bilinci vermekte geciken anne babalar ve ilkokul öğretmenlerini sorumlu tutabiliriz. Ülkesine hizmet eden öğretmenlerimiz dersi iyi anlatsalar bile öğrencide merak uyandıramadıkları için bizler yani günümüz gençliği sadece sınav odaklı yaşıyoruz. Bunun önüne geçmek için öğretmenlerin anlatıp geçmiyorum demesi yerine merak uyandırmak için yollar araması gerekiyor ki burada da milli edebiyatımız işin içine giriyor. 
Bugün ne yazık ki içinde bulunduğum günümüz gençliğine, ülkemizin diline ve tarihine sahip çıkan bir gençlik grubu oluşmamıştır. Fakat bunun sorumlusu bizler yani gençler değil, bizleri yani gençliği aydınlatacak aydın kesimin harekete geçmemesidir. Ülke tekrar milli edebiyat dönemine benzer şekilde geçmişini hatırlatacak şiirlerle dolmalı ve bugün hiçbir şairi bilmeyen bizleri yani gençliği şaire ve şiire yakınlaştırmanın yolları aranmalıdır. Ancak böyle gerçek milliyetçiliğe ulaşabiliriz.   
     Dilimiz bugün kiminin farkında olduğu kiminin hiç dikkatini çekmediği bir kaosa sürükleniyor.  Gençler olarak çoğumuzun dili kirlettiği durmadan söyleniyor fakat insafsız bir vatandaşın dükkanına “ Sultan’s” ismini koyması bizlere yani ülkemizin gençlerine mal edilemez. Türkçeye bizler yani ülkemizin gençleri sahip çıkamıyorsa devletimiz sahip çıkmalıdır. Türkiye’nin belli başlı yabancı isme sahip yerleri de Türkçeleşme hareketinden nasibini almalıdır. Sadece ağız farkından oluşan kelimelere istisna tanınacak ve gerçek Türkçeye bir adım atılacaktır. Milliyetçiyim diyen her birey ki bu sayı oldukça fazla buna istisnasız karşı çıkmayacaktır. 
Bizlerin yani ülkemizin gençlerinin bir kısmı Türkiye’nin sıkıntılarının ve haksızlıklarının baştaki insanları aşağı indirerek çözüleceğini sanıyor. Bu kesinlikle sağlıklı bir çözüm değildir. Bu düşünceye sahip arkadaşlarımızın baştaki insanların inmesini veya indirilmesini beklemek yerine onların yerine geçebilecek şekilde kendilerini yetiştirmesi daha sağlıklıdır. Ancak bu şekilde Türkiye’yi bir süper güç haline getirebiliriz.       

 Milli Eğitim Bakanlığımız, yararlı birçok hamleleri yanında hiç üzerinde durmadığı konulardan dolayı sistemin kötülenmesine yol açıyor. Öğretmene yüklenilen evrak yükleri öğretmenlerimizin bizlerle yani ülkemizin gençliğiyle alakasını kesmesine yol açıyor. Bu durum öğretmenlerimizle bizleri yani ülkemizin gençlerini karşı karşıya getiriyor. Bu karşılaşma sonucunda ülkemizin gençlerinden çoğu kişisel davası yüzünden öğretmen yerine basının ve dizilerin yalan yanlış bilgilerine inanıyor. 
Günümüzde çoğu basın ve yayın kuruluşu, halkın ve hakkın sesi olmaktan çok devletin karşıtı olduğu için Türk gençliğinin doğru yola kavuşamaması şaşılacak bir şey değildir. Bu basın ve yayın kuruluşları, ülke içindeki sahte milliyetçilerin elinde olduğu için halk yalan yanlış şeylere inanıyor. Günümüzde araştıran değil de duyarak inanan bir millet olduğumuz için basının, ülkemizi ve Türk gençliğini kahpe emellerine alet etmesine engel olunamıyor. Basının gençlere gösterdiği milliyetçilik anlayışı yanlıştır. Mehmet Kaplan  “Hakiki milliyetçi toplantılarda, mitinglerde, hitabet kürsüsünde değil, günlük hayatında, şahsi münasebetlerinde, meslek çalışmalarında milliyetçi olan insandır“  diyerek milliyetçilikte son noktayı koymuştur.  


   

Yorum Yap