ŞEMS-İ MEVLANA

    Mevlana Şems'le tanışmadan önce Konya'nın sevilen hocası,baş müderrisi,alimidir.Şems Mevlana'yı Mevlana yapandır.

    Şems ansızın gelir.Ruhuna eş,aşkına ortak arıyordur.Ülke ülke gezmişte yine de bulamamıştır kendi gibisini.Ayakları en sonunda onu Konya'ya getiriverir.Durur,bekler...İşte geliyordur,Mevlana yaklaşıyordur ona.Gözlerinden bellidir kader ortağı.''Merac-el Bahreyn'' der diğerleri onların kavuşmasına. yani ''iki denizin kavuşması''. Zaten öyle değil midir onların vuslatı? Mevlana tatlı sudur.Kibar,şehirli,incelikli.Ama Şems öyle midir? Bıçak gibi keskindir dili.Mğrurdur.Her kelamında belaya davet vardır.Onun sucu acıdır.Bu yüzden denir ''iki denizin kavuşması''diye.

     Kendilerini bir odaya kapatırlar.Sadece ikisi.Başka kimseye ne gerek? Mevlana hamdır.Ama Şems onu yakar,pişirir,olgunlaştırır.Onların aşkı zaman,mekan,cinsiyeti çoktan aşmıştır.Ama kendini bilmezler çamur atarlar onlara!Dünyevi aşkın hakkını verememiş densizler,Allah aşkıyla yanıp tutuşan iki aşığı nasıl anlayabilirlerdi ki? Anlamadılar da zaten!Ne Şems duydu onları,ne de Mevlana kulak astı.

     Şems şemsti.Yani güneşti.Mevlana'nın güneşi.Siyaha ait yabancı,medcezirlere uğratan yolcu.Ona ait hiçbir şey bilinmez.Adı Muhammed,babası Ali,memeleketi Tebriz.Sadece bu kadar.Fazlasına ne gerek var? Böylesi bir bilinmezlik,bu yabancıya çok yakışmaktadır.

      Ama her kavuşmanın bir ayrılığı olur.Gelir ecel,gelir o kara gün.Yedi mahluk yedi bıçak darbesiyle yere yığar Şems'i.Sırtından çıkarmadığı siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönüşür.Ve o canı Rabbine hediye eder.O sırada Mevlana odasında bir not bulur."Yemin ederim ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim.Gör ki Aşk için ölmek ne demekmiş!" Mevlana olduğu yere düşüp bayılır.Ama bu yağmurdan sonraki gökkuşağına benzer.Şems'in ölümü Mevlana'yı şair yapar.Kendine "Hamuş" yani "Suskun" diyen Celalaeddin,onun ölümünden sonra "Bişrev!" der yani "Dinle!''

      ''Gökyüzü şu ayrılığı duyup anlasaydı;yıldızları ağlardı,güneşi ve ayı da.Padişah bilseydi ne çeşit tahttan indirileceğini;kendi de ağlardı,tahtı ile tacı da.Uçan kuş,bilmiş olsaydı niye avlandığını;kırılır kolu kanadı,başlardı ağlamaya.Hüneri aldatmasaydı Eflatun'u;çıglık atıp ağlardı hünere ve sanata da.Denizlerde salına oynaya giden şu gemi;başına geleni bilseydi,ağlardı oynayacağına.Rüstem bile anlasaydı şu feleğin kahrını;gücüne kuvvetine ağlardı,kılıç sallayacağına.Sağırdır kulağı ecelin,işitmez feryatları.Yoksa dayanır mıydı hiç kanlı yürek sağnağına?Özçocuğunu yiyen bir dev-anadır dünya.Yoksa nasıl katlanırdı ecelin bu tuzağına?Toprağa kaptırdığı can-cevheri uğruna,alt üst olup çığlık atmalı değil miydi şu dünya?Tebrizli Şems gitti gideli neyleyim şimdi,insanların övündüğü o varlık için ağlayan gözleri?O gitti,manâlar âlemi düğün dernek içinde,lakin gözyaşında boğuldu,bu dünyanın her şeyleri''

       Böyle duyurur aşkını,böyle duyurur acısını insanlara.Hani demişler ya ''Her aşkın bir bedeli vardır.'' diye.Bu kez bedel ödeyen,can veren Şems olmuştur aşkı uğruna...

       

 

  • ZUHAL TATAR

    güzel yazmışsın hadi hitekledim yine iyisin ;)))

Yorum Yap