BU BİR İSYAN YAZISIDIR

             Son zamanlarda bazı sözcüklerden, sözcük gruplarından  öyle  tiksinmeye başladım ki size anlatamam. Herhangi bir TV programı izlemeye başlıyorum; yarısına gelemeden sıkılıp, öfleyip pöflerken buluyorum kendimi. Nedeni ise bazı konuşmacıların sırf kullanmış olmak için kullandıkları ‘moda’ sözcükler. Moda dediysem birçoğunun modası 1789 Fransız ihtilalinden yüz yıl sonra geçmesine rağmen  bizimkiler ne hikmetse birkaç asır daha ısrarla ve inatla bu kelimeleri olur olmaz yerde kullanıp tüketmeye devam edecek gibi de görünüyorlar.
Dilin kullanmanın en az bir aracı kullanmak kadar dikkat, beceri ve birikim gerektirdiğini bilmeleri gereken bu konuşmacılar maalesef işlerine geldikleri gibi davranmaktan bir türlü kendilerini alamıyorlar. Konjonktürü, parametreyi, spekülasyonu ve buna benzer daha birçok yabancı kökenli kelimeyi gösteriş için kullandıkları yetmiyormuş gibi bir de  üstüne  derinliği olan ve her birinin değerlerimiz içerisinde belli bir yeri olan kelimelerin de bir türlü yakasını bırakmıyorlar.
Mesela bir adam bir kadına sabah gözlerini açtığı vakitten gece uykuya teslim oluncaya kadar 'Seni seviyorum.’ dese, o kadın bir süre sonra 'Ne olur beni sevme artık.’ demeye başlayacaktır. Ne kadar kıymetli olursa olsun, her şeyin yeterinden fazlası artık değersizdir, değersizleştirir.
             Özgürlük istiyoruz, daha da fazla özgürleşmek istiyoruz, özgürlük alanımızı genişletmek ve geliştirmek istiyoruz, özgür irademizle karar vermek, özgürce yaşamak istiyoruz.. Peki gerçekten biz ne istiyoruz ?  Özgürlüğün ne demek olduğunu acaba düşünerek mi söylüyoruz ve burada uzatmamamak için yazmadığım birçok şeyi. Hayır! Bizler ezbere konuşuyoruz. Mesele özgürlük olabilir belki ama söylediğimiz, dilimizdeki özgürlük asla değildir. Asıl mesele özgürlük olmaktan çıkıp çoktan adalet oldu. Ama ezbere konuşmayı alışkanlık edinenler yüzünden halen kalıp söylemler güncellenemedi. Dolayısıyla da akıllardadır. Çünkü bizler düşünerek konuşan değil; belki de bir parça konuşup düşünen bir milletiz. Birileri bize söylettiyse bunu  biz bir süre sonra bunlara inanıveriyoruz.
             Başlıkta da bahsettiğim diğer birkaç kelime de o kadar fazla kullanılıp tükendi, harcandı ki artık gerçekten onları kullanmam gerektiğinde bile birkaç defa düşünüp öyle kullanmaya başladım. Gerçekten gerekli mi değil mi diye emin olmadan ağzımdan çıkamıyor sözcükler. Mutlaka gerekliyse kullanmak istiyorum onları çünkü. Aksi takdirde akşamları insanlara günaydın der gibi hissederim kendimi.
Umarım bu kavramlarımızın yakası bırakılır artık. Sadece ihtiyaç duyulduklarımızda çağırılırlar cümlelerimize. Ve umarım insanlar daha fazla düşünür, okur, yazar, çalışır ; daha az konuşur.

 

                                                                                                                                                                                               Buse KAYA≈

Yorum Yap