BAK,GÖR,HİSSET,YAŞA VE YAŞAT

   Hiç dalgaların köpüklerinde insan yüzü gördüğünüz oldu mu? Annenizin,babanızın, sevdiğinizin yüzünü... Farklı bakmak gerek bazen. Yani bir dalga herkes için ilk bakışta dalgadır. Önemli olan ikinci bakışta onu dalga olan özelliklerinden ayırmaktadır. Bakmak ve görmek... Dalgaya bakıp aşkı görmek, mutluluğu görmek... Bir deniz hayal edin, Karadeniz gibi olsun. Hırçın ve söz dinlemez... Bir deniz yaşatın beyninizde, maviliğine siyahlar çökmüş olsun. Rüzgar olsun, fırtına olsun. Sonra bir denize bakıp ne görebileceğinizi düşünün. Yakın kibritlerinizi ve kibritleriniz sönene kadar hayal gücünüzün derinliklerindeki denizi görün. Kibritçi Kız böyle yapmıştı değil mi? Ama isterdim ki hayallerimiz kibritimiz sönene kadar olmasın. Hayallerimizi yaşamamız son nefesimizi verdiğimizde son bulsun.

    Bence hayat bir şiir olmalı dillerde. Ya da şiire dökünce anlam kazanmalı hayat. Öyle yoğun duygular içermeli ki şiirler per edip: '' Yeter! Ben kaldıramıyorum bu yoğunluğu!'' diye isyan etmeli. İnsan hissetmeli. İnsan hissetmeli. Hissettiğini yaşamalı,yaşatmalı.

   Kormamalı insan, en derine sakladıklarından. Hani o kutumuz var ya; kapağını açtığımız an dışarıya fırtınalar fışkıracak olan ama biz kapağını açar açmaz rüzgarı görünce kapattığımız kutumuz... O kutuyu neden kapatırız bilir misiniz? Çünkü o fırtınanın savurduğu yapraklara tek tek kazınmıştır umutlarımız, hayallerimiz, hayal kırıklarımız, aşklarımız, sırlarımız ve en kötüsü de korkularımız... Hepsi bir kutuda ve artık birbiriyle anlaşamaıp fırtınalar estiriyorlar içerde. Ama biz... Korkak biz! Açmıyoruz kutumuzu, açamıyoruz. Hissedemiyoruz.

   Şu an kendi kutumu açtığımı düşünüyorum. Şimdi değil, çoktan.

Zamanla oldu, zamanla geldi belkide cesaret.

Gelmesi zordu ama geldi, dinlemedi kendini.

Ve o kutuyu açmak için gerekiyor başlamak baştan.

Her sorunun çözümü geçiyor: DENİZİN DALGASINA GÖRÜR GÖZLE BAKMAKTAN...     

Yorum Yap