ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

Tarih 18 Mart 1915'i gösteriyordu. Havada savaş kokusu vardı. Karşı tarafta demir yığınından meydana gelmiş ve adeta boğaza çakılmış bir donanma vardı. İçindekiler ise kalpsiz,hissiz bir yığın topluluktu. Diğer tarafta ise şanlı,cesaretli ve alnı açık bir ordu vardı.

Birden çok şiddetli bir ses duyuldu. Savaş başlamıştı. İtilaf Devletleri'nin acımasız ve vicdansız komutanları devamlı ateş emri veriyorlardı. Karşıdaki küçük yarımadada ise yer yerinden oynuyor ve adeta bölgenin coğrafyası değişiyordu. Şanlı askerlerimiz vatanımız elden gitmesin diye bütün bu acımasızca gerçekleşen taarruzlara karşı vücutlarını siper ediyorlardı. Bunlarda birisi de Cevat Paşa'ydı. Cevat Paşa; güçlü,cesur,ciddi ve disiplinli bir insandı. Askerlerini devamlı cesaretlendiriyor,onlara moral veriyordu. Bu arada devamlı karargahı arayıp üst mevkilere rapor veriyordu. Çatışma çok yoğundu. Cevat Paşa da koşuşturuyordu;ancak dünkü rüyanın tesirinden kurtulamamıştı. Rüyasında nurani bir zat ona denizin üstünde arapça bir ifade göstermişti. Bu ifade yirmi altı sayısına karşılık geliyordu. Cevat Paşa bunu duyunca hemen cephaneliğe gitti ve kaç tane mayın kaldığını sordu. Neferler "yirmi altı" dediler. Cevat Paşa bunu duyunca şaşırdı ve içinden Rabb'ine sonsuz şükürlerde bulundu. Hemen neferlere emir verdi ve mayınları gece Nusret adlı bir gemiyle boğaza paralel bir şekilde döşettirdi. Ertesi gün savaş şafak vaktinde başlamıştı. Kısa bir süre sonra büyük bir patlama duyuldu. Düşmanın Bouvet adlı Fransız gemisi boğazın derin sularına gömülüyordu. Mayınlar işe yaramıştı. İtilaf Devletleri donanmalarını geri çekiyordu.

Çanakkale'de bir tarih yazılıyordu o gün. Yenilmez Armada'nın da yenilebileceği tüm dünyaya gösteriliyordu. Şanlı askerlerimizin ağzından çıkan tek şey şuydu: Çanakkale Geçilmez!   

Yorum Yap