KIŞ

Kar taneleri... Her biri birbirinden farklı, hiçbiri birbirine benzemeyen kar taneleri bir güzellik yarışmasındaymışçasına havada süzülüp penceremin önünden geçiyordu... Mevsim kıştı... Bense her kış olduğu gibi penceremin önünde sıcacık kahvemi yudumlarken bir yandan şöminede yanan odunlara kulak veriyordum, bir yandan da önümde uzanan o donmuş dünyaya bakıyordum... Hava o kadar soğumuştu ki o kış, evimizin önünden akan dere donmuş, az ilerideki şelaleden akan sular bir santimetre bile ilerleyememişti. O donmuş şelale, donmadan önce de çok görkemliydi. İçinde patlamalar oluyormuşçasına su fışkırtarak yüceliğine yücelik katardı... Şimdi ise sinmiş, onun görkeminden geriye kalanlar bizi muazzam bir güzellikle baş başa bırakmıştı. Su damlaları her bir kar tanesini geçecek kadar güzel bir görüntü oluşturmuştu ve bize zaman durmuş gibi hissettiriyordu.
Derenin öbür tarafında ise orman vardı. Meyve ağaçları ve çınarlar yapraklarını dökmüş mahzun mahzun bu beyaz güce boyun eğiyorlardı. Sincaplar, o kahverengi şirin yaratıklar, neredeyse hiç görünmüyorlardı. Yazın kendileri için hazırladıkları o kocaman ağaçların kovuklarındaki evlerinde bu beyaz örtü ile yaşamaya çalışıyorlardı. Kusursuz kar taneleri izin  verdiğinde  taa uzaktaki çam ağaçları bütün gücüyle dimdik duruyordu. Bu beyaz örtü onların yeşilliklerine en ufak bir boyun eğdirmede bile bulunamamıştı. O kadar uzaktayken bile ben buradayım diyebiliyorlardı. Hatta büyüklüklerine büyüklük katmak için, bazı kar tanelerinin üzerlerinde misafir olarak bir süre kalmalarına izin veriyorlardı.
Yeryüzünün neredeyse tamamı kara teslim olmuş durumdaydı. Ben de gökyüzüne bakmaya karar verdim. Başımı gökyüzüne doğru çevirdiğimde bir karartı gördüğümü sandım. Acaba bu bir uçak olabilir mi? diye düşündüm. Ama sonra bu düşünceleri beynimden savuşturdum; çünkü bu imkansızdı. Bu havada bir uçak buraya gelebilse bile buraya geldiğinde kesin düşerdi... Ben böyle düşünceler içindeyken bir gürültü koptu. Bir yandan telaşla çevreme bakındım bir yandan da acaba uçağım mı düştü diye düşünmekten kendimi alamadım. Bir anda arkama döndüm ve jengayı devirmiş olan kardeşlerimle karşılaştım. Kalbim bir anda rahatladı ve sevgiyle kardeşlerime katıldım. Ne olursa olsun, bu muhteşem doğa resmi bile kıpkırmızı alevlerin ışığındaki sevgi yumağından daha muhteşem olamadı...

ŞEYMA AYDIN 

Yorum Yap