Atakan'a... Sen bende benden Ben sende senden öteye geçerken Bizi kimler aldı kardeş, biz nereye gitti ? Biz, senden benden başka kime yakıştı da sen ben olmadı ? Kaç kere karaladın bizi, kaç kere yazmadan önce ? Yazacak şiirlerimiz vardı, bizim mevsimimizde Sonbaharda / sonbahardan geçtin Geçtin Şile'nin aptal rüzgarlarından, tamam... Senin alacakların vardı Aşktan, özlemden, yalnızlıktan İstanbul'dan alacakların Yoksa vaz mı geçiyorsun alacaklarından ? Geçtin tamam Senden öte beni de mi unuttun ? Sana diyorum kardeş kaçıyor musun yoksa ? Yo, kusura bakma kardeş Gidemezsin yanımdan Sen mutluluğa yazdığım, Yaşama adadığım en g&u...

                Eğitim tüm toplumların ihtiyacı olan,  bir toplumun direkt olarak kalitesini ve refahını etkileyen temel yapı taşlarından biridir. Çünkü yeni nesillerin eğitilmesi, onlara öğretilenler, aşılanan duygular çok kısa bir sürede topluma yansımakta ve hatta toplum verilen seviyedeki eğitime göre bir standarta sahip olmaktadır.                Çocuklaraokullarda verilen eğitim kalitesi ve düzeyi arttıkça gençlerde daha bilgili, duyarlı, sorgulayıcı, üretken olanların arttığını görebiliriz.Eğitimin yanısıra okullarda verilen terbiye, ahlak, örf ve adetler o toplumun karakterinin devamı açısından son derece...

                                                            Yılmaz'a... Yazılacak ne çok şiir var, farkında mısın üstad ? Kalemlerimizde canlanmayı bekleyen onlarca kadın... Sevda pınarları sesini bize duyurmak için çağlıyor Dallarda yapraklar bizi bekliyor dökülmek için En güzel şiirler sonbaharda yazılır, sen söyledin O güzel yağmurlu toprak kokusu kağıdımıza karışır yine Herkes gider ve yine başbaşa kalırız sessizliğimizle Biz vazgeçmeyelim insanları tanımaktan Çünkü kalemimizin sustuğu gün  Bizim konuşamadığımız gün olacak...

Beyaza boyanmış kerpiçten bir duvar. Ortasında hafif bakıma ihtiyaç duyan bir şömine.Ateş çatır çatır yanıyordu.Odunların köz olduğu yerde siyah bir ibrik vardı.İçinde fokur fokur kaynayan su, odayı nemlendiriyordu.Şöminenin önünde olan siyah küllerle kaplanmış maşa, kulübenin dekoru gibiydi.Yer ahşaptı.Her harekette gıcırdayan ahşaplardan.Üzerinde el yapımı kilim kulübeyi şenlendiriyordu.Odada tek cam vardı.Biraz rüzgar kaçıran, tıngır mıngır ahşaptan bir cam.Cam, çerçeveye, paslanmış çivilerle oturtulmuştu.Şöminenin önünde bağdaş kurup,elinde tesbihi ile zikre dalmiş bir ihtiyar.Başında da yamuk oturmuş bir takkeyle.Yüzü, kirli sakallar i&cce...

10/c…10.sınıfın başında bi geldik her zamanki gibi sınıflar değiştirlmiş.Aslında sınıfların değiştirilmesi iyi bir şey ama her neyse.Her şey o zaman başladı(bu hikaye için kötü bir başlangıç).Bu sene çok sevdiğimiz arkadaşlarımız ayrıldı bizlerden.Güzel bir yıl oldu,belki sınıf olarak derslerde başarılı değildik o kadar ama herkese arkadaşlık namına bir timsal olduk.Ayrıca en sosyal ve sportif sınıf ta bizdik.Örneğin voleybol takımının çoğu bizim sınıftan,futbol takımının çoğu kişisi bizim sınıftandı.Okulda bir gezi olduğunda en çok katılım bizim sınıftan olurdu.Biz sınıf olarak birbirimizden çok memnunduk ama hocalar için aynı şeyi söyleyemem.Bu 10.sınıf benim içinhem yurdum hem okulum aç...

Benim, kendini bu sistemin içinden boğulmadan kaçıp kurtaranlar hariç herkesin az da olsa delireceğini düşünüyorum. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem bu düşünce ama gözlemlerime göre şu anda benimle bu sıraları paylaşan herkes tehlikede.             İnsanların bir an olsun durup şöyle bir etrafına bakması gerek. Ben ne yapıyorum, neden yapıyorum, kimin için yapıyorum. Eğer birey bunlara bir cevap veremiyorsa kendi boşluğu içinde kaybolmaya yüz tutmuştur. Sorun kaybolmak değil aslında, sorun herkesin aynı amaçla yola çıkıp yüzlerce robotun tek yöne yürümesi gibi bir durumun ortaya çıkması.    ...

                Eski diyarların birinde Çağrı Bey zamanında mekteb-i çağrıye’ de muallim olan kötü bir insan vardı. Bu adamın adı Aziz idi. Aziz Bey eski zamanlarda aslan avcısıydı. Yüzündeki yara izlerini de bir aslanın saldırmasıyla oluştuğu düşünülebilir. Aziz Bey aslan avcısı olmasının yanı sıra pensilifyadaki çiftliklerin başına geçecekken bir iftira sonucu sürgün edilmişti. Sürgün sebepleri ise horoz dövüşlerini yönettiği iddiasıydı. Aslında bu iftirayı çiftliği ele geçirmek isteyen Akanlar sülalesi atmıştı. Çünkü Akanların bu çiftlikleri ele geçirmesinin önündeki tek engel Aziz...

   O soğuk, insanın içini donduran rüzgar, zaten soğuk olan havayla sokağın karanlığında tek başına yanıp duran sokak lambası tedirgin ediciydi.Kaldırımın kenarına önceden süpürülmüş sarı yapraklar küçük bir hortumu andırırcasına dönüyordu.Bu korkunç ve soğuk sokakta ellerini ceplerine iyice sokmuş öylece yürüyen birisi vardı.Üstündeki eskimiş paltosu ve neredeyse o güzel yeşil gözlerini bile kapatacak derecede doladığı atkısıyla gizemli görünüyordu.Aslında çok güzel olan açık kestane rengi, dalgalı saçları uzun süredir kendine bakmadığının deliliydi.    Zaten çok yorgundu.Hayat onu şu gencecik yaşında o...

Ömrümüzden gelip geçen dört dünyanın kim farkında? Ruhumuza giren dört zaman diliminden kimin haberi var? Zaman akıp giderken insanlar iş güç derdinde koşuşturuyor. Oysa kışın güzelliğinin kim görüyor? Kar yağsa insanlar trafiği dert ediyor. O beyaz örtünün muhteşemliğinin kimse farkında değil. Oturup sıcacık bir kahve eşliğinde o beyaz örtüyü seyretmek, ömrümüzü düşünmek veya arkadaşınla sıcacık bir sohbet. Bunun değerini bilen kaç kişi var? Sadece kış mı güzel olan? Yemyeşil bir örtünün kapladığı, kuşların cıvıldadığı, şehri bambaşka gösteren baharı düşünün bir de. Her yeri büyüleyen çiçekleri...

      Ne zaman psikolojikmen kendimi bir canlıya benzetsem kendimi fok balıklarında buluyorum. Onlar dünyanın dışlanmış bir köşesinde buzulların arasında masumca yaşayan canlılardır tıpkı sınıfın en ön sırasına atılmış bir Gedik misali...Bi o kadar soyutlanmış bi o kadar dışlanmış...Düşünün potansiyel arkadaşınızın biri kutup ayısı birisi penguen, kutup ayısı  desen ayı olmuş bal yapamıyor, penguen desen kuş olmuş uçamıyor.Benim yanımdakilerden birisi Akan birisi Bedir.Hangisi kutup ayısı hangisi penguen siz karar verin.         Bu dışlanmışlık ve yalnızlık hayatın her alanında gözükür.Siz hiç bir fok balığının hayatını anlatan bir hikaye gördünüz mü bırakın hayatı...

        Okula ilk geldiğimde çok masum bir insandım ..O kadar masumdum ki dünyada kötü bir insan olabileceğine inanmıyordum.Ta ki sınıfa girip sınıfıtakilerle kaynaşana kadar..        Baştan Gedik. Yalan söylemeyi Muhammet Gedik'ten öğrendim.İlk yalanımı anlatayım.Ödevi yapmadığım zaman hoca soruğu zaman Gedik:       -Hocam Evde Sular Kesikti. dedi.        Hoca bana sorduğunda heyecanlanıp:        -Hocam biz aynı binada kalıyoruz bizdede sular kesikti.dedim.Hoca'da bana        -Sen sus yalancı bende ev adresleriniz var dedi ve bastı sıfırı.      Arkadaşlarımın kuyusunu kazmayı Tolga Demr'den...

Yurt hayatının ayrı bir yeri vardır hayatımda.Yurt deyince ,çoğu yurtta kalmamamış insanlarda direk bir önyargı oluşuyo gibi.Bunu şahsen eş dostan biliyorum.Yurt öncelikle insanı hayata hayata hazırlıyor.Bakın evde kalıp yurt hayatını hiç tanımayan bilmeyen insanlara.Şuanki okulumda,sınıfımda böyle kimseler yok ama bazıları öyle çömez oluyorlar ki.Bunun sebebini heralde yurtta kalanların her türlü cezayı görmesine,her türlü azarı işitmesine ,her türlü arkadaşı yurt ortamında tanıması ve ona göre hareket etmesine bağlıdır diye düşünüyorum.Yemek yerken şakalaşmalar,topluca gidilen halısahalar,paintbollar,havuzlar vb.etkinlikler,sırada kaynak yapmalar, topluca ders çalışm...

Hiç anlamam bazen insanlar bir şeye niçin ölesiye bağlanır onun için herşeyi yapar ki? Bi etrafa bakıyorum herkesin ölümüne bağlandığı birileri, topluluklar,takımlar var.Yani bence manevi şeyler dışında hiçbir dünyevi şeylere böyle ölesiye bağlanmak gereksiz.Ben de takım tutarım ,ben de bazı şeyleri bilirim,onları desteklerimama ölümüne bağlanılmazki.Mesela geçenlerde bi yerel seçim oldu.Adını vermeyeyim partinin biri bir miting düzenledi.Miting alanında bir milyonda fazlaydı.Oranın tamamı doldu ve haberlerde görmüşsünüzdür koşa koşa gelen yaşlı nineler ,adamlar sanki ekmek dağıtılıyo.Ben şahsen fenerliyim.Maçları takip ederim,izlerim,taraftarıyımdırmaçlar...

Hayat amacı insanın kendini hayatının değerini arttırır.Hayat amacı olmayan insanlar hayatta niçin yaşadıklarını bilmezler.Dışarıdaki insanlara ''hayat amacınız nedir?'' diye sorsanız çoğundan cevap alamazsınız.Çünkü bu insanlar kendilerine hayat amacının ne olduğunu sormamışlardır.Belki de hayatın rutin işleri arasında kendilerine bu soruyu sorma imkanını bulamamıştırlar.Bu soruları düşünmek için insanın kendisine zaman ayırması gerekir ya da hayat amacını kişi zorda kaldığı bir zamanda öğrenebilir.Bir Fransız atasözünde ''Yıldızlara dokunamazsınız ama karanlık gecelerde onlar size yol gösterir'' der.İnsanın hayat amacı da yıldızlar gibidir.Karamsarlığa düştüğü...

Arkadaşlığın tek bir anlamı yoktur.Arkadaşlık dostluk,arkadaşlık,kardeşlik,arkadaşlım bir elmanın iki yarısı olmak demektir.İnsanoğlu hayatı boyunca birçok zorluk atlatır.İnsanın her günü günlük güneşlik değildir.Yaşadığımız şu koskoca ömürde bazen mutlu bazen mutsuz günlerimiz olur.Her insan zor gününde omzunda ağlayabileceği,elinden tutabileceği bir arkadaşa ihtiyaç duyar.Çünkü kişiyi en iyi anlayan insan yakın arkadaşıdır.Sığınabileceği bir arkadaşı olmayanlar bunun eksikliğini fazlasıyla hisseder.Önemli olan gerçek anlamda bir arkadaşa sahip olabilmektir.Gerçek arkadaş sizin sadece iyi günde değil, zor günde de yanınzda olabilendir.Sadece sizinle birlikte gülmez,sizinle bi...